Sayfalar

12 Ocak 2012 Perşembe

Vanilya Club Ocak Kutum

Ve benim kutum;


Tabii öncesinde kopya çektiğim için kutudan çıkanlar süpriz olmadı..




En ilginç ürün bu lipglosstu. Aynalı ve ışıklı..Kapağını açınca müzik de çalsaymış:))

 Ojeyi küçük hanımda denedik. Güzel bir rengi var..

Kutularda ilk denediğim şey krem oluyor. Essie'nin şirin bir kutusu var, soft ve güzel kokulu. Kalıcılığı ve nemlendirme özelliğini henüz bilemiyorum.
Şampuanı deneyecektim akşam ama unuttum :) Bu aralar bol plasentalı ürünler karşıma çıkıyor. Gerçi bu üründeki buğday plasentasıymış (o da nasıl oluyorsa!)

 Loccitane'nin kremlerini beğenmiştim, duş yağını da deneyeceğim..

Favori ürünüm bu..Rengi güzel, kalıcı ve naneli olduğu için ferahlık veriyor. Yaz için ideal...
Ve indirimli üyeliğim bittiği için Vanilya Club üyelerinin pekçoğu gibi ben de üyeliğimi dondurdum. Bu ayki kutu nispeten iyi olmakla birlikte hala 35 TL etmediği düşüncesindeyim..

11 Ocak 2012 Çarşamba

Tatsız, tuzsuz...



Hiiç tadım yok bugün...
Yağan karlar eriyor, heryer göl oldu, çatıdan habire kar yığınları düşüyor...
Ayaklarım ısındı, omuzlarım hala üşümekte...
Babanne gibi şalla oturmaktan sıkıldım...
Küpe de kulağımı acıttı...
Elma güzelmiş ama :)

9 Ocak 2012 Pazartesi

Ucuz etin yahnisi...

Çatıdaki Dikenlerin bitmesine 10-15 sayfa vardı servisten indiğimde. Eve gidince apar topar hazırlanıp annemlere gittik. Yolda aklım kitapta kaldı, keşke okuma lambam olsaydı dedim, bir ara telefonun ışığıyla okumayı bile düşündüm.
Sabah yatak seçen bünyemi uyku tutmayınca, ben de kitaplarımı alıp salona geçtim. Yarım kitabımı bitirince hemen bir hevesle (ve iyiki yanımda getirmişim diyerek) Grange-Koloni'yi elime aldım.


Kitabı ilk sayfasını açtım, baktım baktım, bir iki sayfa daha çevirdim ve tam uyanamadım galiba dedim. Çünkü sayfalar boş!!!
Evet kitabın ilk 16 sayfası tertemiz, tek çizik yok :) İkinci el aldığım, ne kadar temizmiş sıfırdan farkı yok dediğim kitabım meğer sıfırdan öte -16ymış :))
Ama inat ettim 17. sayfadan başladım okumaya :))Zaten Grange kitaplarının başı çok sıkıcı olur diyerek kendimi teselli etmeyi de unutmadım :) Zaten kitabın başında cinayetin nasıl işlendiğini anlatmamıştır di mi?
Di mi?
Yoksa anlattı mı?
Koloni'yi okunan varsa ilk 16 sayfada can alıcı bişey oldumu anlatsın bana bi zahmet :)
(Kitapyurdunda da 12-16. sayfalar arasını var, kırk yamaya döndü kitap iyi mi :))

Kitapları alırken saf saf sormuştum adama, "eksik sayfa yok değil mi" diye. Yok hocam olur mu demişti satıcı, bu cevabı belli soruyu soracağıma akıl edip kitabı karıştırsaymışım bari..Gerçi eksik sayfalar illaki kitabın başında da olmuyor ki!!
Uff ya, ne güzel planlarım varki ikinci el kitaplarla ilgili, hevesim kaçtı şimdi...

Çatı Serisi


Uzun zaman önce okumuştum Çatı'yı. Tavan arasına hapsedilen 4 kardeş, ölmesi beklenen bir büyükbaba, cadı bir büyükanne, yalancı bir anne, arsenikli çörekler...vs. Sonunu merak ederek okumuştum ama gidişat beni pek açmamıştı açıkçası. Serinin devamını okumaya gerek görmemiştim o zaman.
Geçenlerde sahafları dolaşıp ikinci el kitaplara bakarken gözüme ilişti V.C.Andrews. Kalan üç kitabı da aldım..Okudum ama pek zevk aldığım söylenemez.Görev icabı okudum gibi, özellikle son kitap bitse de kurtulsam dedim.



Seriden; Çatı ve Gazap Tohumları nispeten iyi, Çatıdaki Rüzgar tamamen gereksiz, son kitap Çatıdaki Dikenler de tam bir eziyet olmuş..
Hikaye ve yoğun drama daha genç okuyucuya hitap edebilir ama ensest ilişkinin bu kadar insanın gözüne sokulduğu bir seriyi de ben öneremem açıkçası..

Kefir..

Bağışıklı sistemini güçlendirmede için prebiyotik gıdalar oldukça önemli.
Probiyotik bakterilerin oluşturduğu flora sayesinde de bağırsaklardaki zararlı bileşenler ve bakteriler azaliyor, bu da çağın hastalığı kansere karşı etkili bir önlem...
Bu amaçla en sık ve rahat tüketilebilecek gıda yoğurt tabii, elimizin altında, birçok yemeğin yanına yakışır vs.
Son zamanlarda popüler olan diğer bir süt ürünü de kefir. Yoğurda kıyasla çok daha fazla bakteri ve maya içeriyor (Torula, Saccharomycess, Streptococcus, Betabacterium, Lactococcus, Lactobacillus, Leoconostoc..)


Aslında mesleğim icabı bu tür ürünleri herkesten önce denemiş olmam gerekirdi ama ben ancak zaman bulabildim..
Haftasonu Konya'da aktarları dolaştık..Kule'de bulacağımı düşünerek gitmiştim ama sıcakta muhafazası zor olduğu için satmıyorlarmış.
Biz de soluğu Mevlana Çarşısında aldık ama orada da bulamadım. Sora sora Aziziye'nin orada bir aktarda bulduk bizim hayvancıkları :) (Babamın mikroorganizmalar için kullandığı tabirdir bu :)





Şimdilik buzdolabında beni bekliyorlar, akşam olsun kendilerini sütle buluşturacağım. Umarım iyi bir sonuç alabilirim..