Sayfalar

14 Aralık 2012 Cuma

Ruh ve Yürek

Maeve Binchy kitapları benim için kolay okunan, okuyanı çok heyecanlanırmayıp şaşırtmayan, "yaşamak ne güzel" "sevdiklerinizin kıymetini bilin" vs mesajlarıyla son bulan, üst üst değil de arada bir okunması gereken kitaplardan...




Ruh ve Yürek de bu tanım dahilinde bir kitap. Bir hastane bünyesinde kurulan kalp kiliniği ve personelinin öykülerini okuyoruz, sıcak ve pozitif hikayeler olduğu için yorulmadan okunuyor. Tabi okumasanız da kahramanların mutlu olacağını tahmin edebileceğiniz için okuru heyecanlandırıp kendisine çekemiyor..
Bu arada Binchy'nin İtalyanca Aşk Başkadır'daki karakterleri Sinyora (Nora) ve Adian ile Quentins'in işkolik Brenda'sı da var bu kitapta..


Ağır kitaplardan bunaldığınız dönemlerde, tatilde-yolda rahatlıkla okunabilecek bir kitap. Bu amaçla herhangi bir Binchy kitanı tercih edilebilir..

 

12 Aralık 2012 Çarşamba

12.12.12.

Evet sadece bu tarihi boş geçmemek için yazıyorum :) Sırf bu rakamlar bir araya geldi diye yaşanacak güne dair bir beklentim yok tabii sadece yazması güzel, kolay ..Bugün farklı olarak nikah memurları ile sezeryan ekipleri yorulacak zannımca. Haa bir de bugün evlenen beylere "bu tarihte evleniyorsun, artık evlilik yıldönümünüzü hiiç unutmazsın" sorumluluğu yüklenecek..
 
Günü özetleyeyim o zaman;
Antalya'dan kendime bir Tess Gerritsen kitabı aldım, hevesle Rizzoli&Isless okumak istiyorum ama kütüphaneden aldığım kitapları bitirmeliyim..
Ha bir de Bath and Body Works'ten kendime vanilya kokulu (mağazadaki görevlinin tabiriyle "fırından yeni çıkmış sütlaç kokulu") bir losyon aldım ki o günden beri sürüp sürüp kokluyorum, resmen iştah açıyor..

(Ee ben bunu düzgün çekmiştim, neden takla attı ki? Kesin tarih yüzünden ;))
 
Eylül hayatımıza dahil olduğundan beri bir çok şeyi biz de onunla ilk kez yapıyoruz. Mesela hayatımızda ilk kez yılbaşı ağacı ve süsleri aldık..Yılbaşı ritüeli olmasa da odasına dekor yaptık :)
 

Kar küçük adımlarla yükseklerden iniyor. Sanırım bir iki haftaya kadar evimizin önüne kadar gelmiş olacak..


Düşündüm de galiba ben sabahları bencil oluyorum. Nasıl mı fark ettim?

Bu, bu sabah kendime hazırladığım bir damacana dolusu çay. Sabah kahvaltı sonrası çay keyfi yapmaya fırsatım olmayınca, küçük termosa doldurup işyerinde içtim. Ve nedense eşime içer misin diye sormadım bile..(Allahtan sabahları leyla gibi olduğu için elimde taşıdığım termosu bile görmedi, çayı içerken de gelmedi ;))

 Bu, dün öğleden sonra yaptığım kahve, bu sefer eşimi de düşünmüşüm :)

Vee bu da akşam hazırladığım meyve suyu. Artık annelik de işin içine girmiş ;)


Eveet 12.12.12. geyiği biter :)

Öğle yemeğinde ne yesem??
(Dukan tavuğu yedim :))
 

10 Aralık 2012 Pazartesi

Antalya 1 2 3...

Kar kendini göstermeden yollara düştük...
Ucuna bir gün izin ekleyip haftasonunu Antalya'ya ayırdık. Lülü sevincinden istediğimiz herşeyi yaptı ama karın ağrısı yüzünden gidişimiz biraz sıkıntılı oldu.


 Ucundan kıyısından gökkuşağı eşliğinde başladık yola..Karla karşılaşmayalım diye Isparta üzerinden gittik.


Isparta sonrası manzara harikaydı. Mecburi/keyfi derken ne çok mola verdik..


 Isparta-Antalya sınırı, yemek molası..Bu reyonu da silkeleyecektim ama Eylül'ün karın ağrılarından fırsat bulamadım.
 Yollar da dahil her yerde karşımıza bu mantarlar çıktı. Ben mantara karşı çok temkinli yaklaşırım, cesaret edemem. Bu sabah haberlerde de Tayfun Taliboğlu'nun Burdur'da yediği mantardan zehirlendiğini okuyunca, iyi ki denememişiz dedim.



 Ayşesiz yemek olmaz tabii :)

 Bir Antalya klasiği, taş atan Lülü..Kendisi denize girmek için de epey ısrar etti.

 Yine benekli-çizgili derken bir sürü taş topladık. Lülü boyayacak hepsini..Ayşe de çaktırmadan fotoğraf karesine girmiş, takla atıyor sanki :)


 Antalya'da en sevdiğim parklardan birisi Karaalioğlu Parkı...

 Parkın sevimlisi,
 Kediyi arayan bizim sevimli :)


 Orman Bölge Müdürlüğü kampüsü; eşimin çocukluğunun geçtiği, her bir meyve ağacının yerini eliyle koymuş gibi bulabildiği, çocuklar için şahane bir alan.



 Ve dönüş. Eylül, Ayşe, Pepee dergisi, uğur böcekleri vs..

Yolda yağmurla köşe kapmaca oynadık. Hiç sağanağa yakalanmadık ama bizden sonra şiddetli bir fırtına başlamış Antalya'da. Eve geldik, bir süre sonra burada da yağmur başladı, hala yağıyor..
 
Kış geliyor, gezmeye mecburen ara verecek, evde vakit geçirmenin yollarını bulacağız artık.
Güzel bir hafta diliyorum herkese..