Sayfalar

1 Ağustos 2012 Çarşamba

Falan filan...


Günlerim koala kıvamında geçiyor...
Dün eve dönerken serviste 5 dakikalığına uykuya daldım. Eve gidince hevesle yatağa yattım ve 45 dakika uyuyabilme umuduyla bekledim, nihayetinde 15-20 dakika uyudum. Kalkıp yemek hazırladım, iftardan sonra tekrar uyudum. Kalkıp çay içtim, karpuz yedim tekrar uyudum. Sahura kalktım, bir şeyler yedim ve bu arada biraz muhabbet edecek enerjim vardı. Tekrar uyuyup 6'da işe gelmek üzere kalktım...Şimdi ki durum ise; uykum var!!!! Tabi dünkü uyku değil kevgirdi!!
Beklenen yağmur dün yağdı, akşam balkonda üşüdüm...Bayrama kadar kar yağsa bile razıyım..
İki gün önce mutfak tezgahını silmek için Marc Mutfak sandığım yağ çözücüyü kullandım (üzerindeki etiketi sökmüşüm, boş kaldığım bir ara elime geçmiş demek ki :), başkası yapmış olsa ne çok dırdır ederdim halbüki), fark ettiğimde çok geçti!! Elim pul pul oldu soyuluyor, sürekli krem sürüyorum...
İşyerinde nihayet yeni bir bilgisayar verildi ama ofis programları, bir sürü ıvır zıvır program kurulacak, laptopumdaki dosyalar aktarılacak, kişisel dosyalar ayıklanacak.......Hiç yapacak dermanım yok..Kayseri'deyken ne güzel dahili numarasını tuşlardım, eşim gelip kurardı :(
Cuma günü başlayan mide bulantısı-karın ağrısı nispeten geçti ama halsizlik inatçı çıktı...
Eyüp Sabri Tuncer 'den sipariş ettiğim kolonya, koku vs kısa sürede geldi, dün iki uyku arasında 1 dakikalığına sevindim, tekrar uyudum :) Bir sürü de parfüm testerı göndermişler, bir ara koklayacağım hepsini :) Lavanta kolonyası fena değil ama Tariş'in yanında lafı bile edilmez. Zaten işyerinde masa vs silmek için kullanıyor, aynı zamanda da odanın havasını değiştiriyorum. Çubuklu oda kokusunu henüz deneyemedim..
Kitap konusuna hiiç girmiyorum..

Eylül, okumam için kitapları kucağıma yığıyor. Bir iki tanesini okuyor sonra babaya havale ediyorum. Ondan da fayda yok, Lülü de tren gibi sıralamış kitaplarını kapaklarına bakıp kendisi uyduruyor bir şeyler...

Kız çocuğun faydaları :) Toplanan çamaşırları katlamaya başlamış, tekrar baktığımda odasına götürmüştü kıyafetlerini :)
Şimdi; 
Evrak işlerimi halledeceğim, havanın serin olmasına sevineceğim, akşama yemek düşüneceğim, öğle arası uyuyakalmazsam yarım kalan filmimi izleyeceğim...
Serin Ramazanlar....

29 Temmuz 2012 Pazar

Gülümseten Türlü :)

Akşam üzeri Lülü ile bahçeye çıkılır, bir avuç yeşil fasülye ve 3 tane küçük patlıcanla eve girilir. Yanına dolaptan bir kabak, patates, domates eklenir ve ertesi gün yenmek üzere zeytinyağlı bir türlü pişirilir...
Yemek piştiğinde duyusal analiz için (oburluğun bilimsel adı:)) bir tabağa az yemek konur. Kokuyu duyan Lülü mutfağa girip "yemekte ne var anne?" diye sorar..Türlüyü görünce "ben de istiyorum, suyuna ekmek batıracağım" der..
Yemekteki sebzeleri kendisi topladığı için heveslenen Lülü, birer ikişer sebze yemeye başlar, o yedikçe annesi çaktırmadan kendi tabağından takviye yapar :) Lülü bir tabak türlüyü iştahla yer..Anne kızına sebze yedirmenin sevinciyle tabakları toplarken, ellerini yıkamak üzere lavaboya gönderilen Lülü, mutfağa koşarak girip "anneciğim seni çok seviyorum" der...
Annenin yüzünde ise koccaman bir gülümseme ....