Duru'nun gelişiyle kütüphane ziyaretlerime bir süre ara vermek zorunda kalmıştım. İşe başlayınca kütüphaneye de uğramam lazım diyordum her önünden geçişimde, evdeyken gitmemek için geçerli bir bahanem varmış da şimdi o da kalmamış gibi, ne ilgisi varsa artık...
Eylül okullu olunca onu da üye yaptırmak için söz vermiştim (ki üyelikte yaş sınırı yokmuş, neden beklediğimizin cevabı yok...)
Yaklaşık bir aydır cumartesileri vakit ayıramıyorduk, en sonunda Duru'yu komşulara (babasının şansı artık) bırakarak kütüphanenin yolunu tuttuk.
Kütüphanenin bahçesinden her girişimde en kem bakışımla 'keşke benim olsa' diyorum çünkü kütüphane binası gölün karşısında, ağaçlar arasında ve tek katlı, yani tam benim hayalimdeki konumda. Zaten bu kadar cazip bir yeri kesin birilerine verir yerine Toki'den bir uyduruk bina ayarlarlar kesin de bari alan kıymetini bilse...
Neyse önce çocuk kitaplarını karıştırdık biraz; orijinal kapağa sahip kitaplara ilgiyle göz atarken, kütüphane tarafından ciltlenmiş olanlar bana biraz sevimsiz geliyor. Kitabın kendi özgün kapağı, rengi, yazı karakteri üzerinde kalabilmeli bence... Eylül bir yandan ben bir yandan kitap seçmeye koyulduk, beğendiklerimizden bir kaçını emanet alamayacağımızı öğrendik (kayda geçmemişler henüz), nihayetinde üç kitabı kolumuzun altına kıstırıp kaydolmaya gittik.
Eylül'ün kayıt işlemleri hallolurken genç (muhtemelen üniversite öğrencisi) bir kız görevliye aradığı yazarın ismini heceliyordu; jo-se sa-.... Saramago!!! dedim içimden hızlıca :) Sonrasında gözüm kitap seçerken kulağım onlardaydı; ödevi için yazarın bir kitabını okumalıymış. Rafta kitapları ararken ben içimden 'kitap kapağı sarı' diyordum. Nihayet kütüphanede mevcut dört kitap masaya geldi; Kabil, Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş ve benim henüz okumadığım Filin Yolculuğu, Kopyalanmış Adam. Kız kitapları yan yana koyup hangisi daha ince hesaplaması yaparken artık kendimi daha fazla tutamadım. Saramago hakkında az çok bildiklerimi ve bol virgüllü yazım şeklini anlatıp, ona Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş'u önerip, görevlinin de 'diğer ikisini de siz alın o zaman' önerisine uyarak Filin Yolculuğu ve Kopyalanmış Adam'ı aldım.
Aslında çok fazla kitap almaya niyetim yoktu ama Hıfzı Topuz'un kitabını görünce onu da ekledim okunacaklara.
Maisy Eylül için çok basitti, oturup salonda okuruz diye düşünmüştüm ama karanlık ortam onu da pek cezbetmemiş olacak ki evde okuruz dedi. Uzayın Kralı ise bol görselli, eğlenceli bir kitap... Bay Porsuk ile Bayan Tilki'yi de bugün okuyacağız.
Kitaplarımızı yüklenip güneşin tadını çıkararak eve döndük.
Moralimin bozuk olduğu bir anda (kendimi mutlu etmek için), epeydir aklımda olmasına rağmen ertelediğim kitap mührünün siparişi vermiştim. Hafta sonu nihayet geldi :)
İnternette kitap mühürleriyle ilgili pek çok site var; fiyatlar değişken, görseller üç aşağı beş yukarı benzer, ürün ve teslimat detayları yetersiz, açıkçası insanın kafası karışıyor... Ben uzun bir araştırma sonrasında www.sekervekagıt.com da karar kıldım. Ürün kalitesi ve bilgilendirme aşamalarından memnun kaldım.
Bir süre kitap satın almama kararı aldım (çocuk kitapları hariç :) ), evde epeyce okunacak kitap birikti. Bu süreçte yine kütüphaneye uğrayarak yeni kitap alma hevesimi gidermeyi düşünüyorum. Bakalım ne kadar sürdürebileceğim...
Daha aydınlık bir hafta dileğiyle...