Sayfalar

18 Mart 2013 Pazartesi

Bana Baktığın Gibi Bakma

Kütüphane ganimetlerinden...
 
 
 
İsminin ve kapağının cazibesine kapılıp seçmiştim kitabı, tabi Can Yayınlarından çıkmış olması seçimimi desteklemişti.
Her polisiyede olduğu gibi çok hevesli başladım kitaba. 5-10 sayfa sonrasında aklımda kalan tek şey kahramanın hiç doymamış olmasıydı. Kitabın ortalarına kadar biraz zorlanarak okudum, umduğun heyecanlı hikaye yoktu ortalıkta. Birkaç kişi sudoku çözerken ölmüş, ölümleri kayıtlara normal ölüm olarak geçmişti. Araştırma üstü kapalı yapılıyor, ölenlerin kim olduğu, ortak yönlerinin ne olduğu hiç sorulmuyordu. Adını henüz öğrenemediğim (ve kafamda sürekli olarak kaç kg olduğunu düşündüğüm) esas kadın ile adının çook sonra Ahmet olduğunu öğrendiğim Komiser garip bir ilişki yumağı halinde yuvarlanıyordu sadece..
Sonra yavaş yavaş olaylara dahil olanlar çoğalmaya, hikaye heyecanlı bir hal almaya başladı. "Hah, şimdi başladık.." dedim. Yeni katılan hemen her karakter sudokunun mistik güçlere sahip kişiler tarafından kolaylıkla kullanılabilecek kapalı bir sistem olduğundan bahsediyordu. Sanki taşlar yerine oturuyordu..
Tam olaylar çözülüyordu ki kitap pat diye bitti. O kadar detay verilen süreç havada kaldı, herşey oldu-bittiye getirildi...
 
Arka kapakta "Başka polisiyelerin tersine, Bana Baktığın Gibi Bakma, olayların çözümlenmesine değil aşka odaklanmış bir hikaye anlatıyor" denilmiş. Benim gibi olayların çözüleceğini umarak okumamak, aşka odaklanmak gerekiyormuş...
 
 
 
Yaşanan ilişkiler ve diyaloglar açısından bakılırsa esas kadın obur ve sevimli, Timur çok sempatik, Komiser çok romantik, kitabın ismi çok vurucu...
 
Sudoku, cinayetler ve sonuç açısından bakarsak, hiç bakmayalım daha iyi...
 
Yani Kitaba Polisiye Gibi Bakma'dığınız sürece sorun yok :)

Haftasonu

Üç haftadır cumartesi-pazar ağustos böceği gibi çalıp oynamanın, gezmenin acısı çıktı bu haftasonu...
Kaç makina çamaşır yıkadığımı sayamadım bile...

Haftasonu;
Temizlik ve ütü yaparak ev hanımlığımın;
Koccaman bir tencere yaprak sararak aşçılığımın;
Merdivenlerin yıkanmasına yardım ederek komşuluğumun;
Yavru bodrumda yeni bisikletine hevesle binerken yanında oturup anneliğimin;
Ve bodrumun karanlığında kitap okuyarak filizliğimin;
Sabah kahvaltısında yediklerime dikkat ederek 5479351. kez dukanın;
Akşamına komşularla saç böreği yapıp yiyerek oburluğumun hakkını verdim geldim :)

 Yapraklar taa Kayseri'den kalma. Hiç açılmadığı için bozulmamış..

 Yeni aldığım sarma kapağını da denemiş oldum. Bu tencereye küçük geldi sanki..

 Menekşelerim açıyor ama büyük çiçeklerimden birisi çürüdü :(
Balkon için bol bol açan çiçek arayışındayım. Önceki sene Yeni Gine almıştım, sürekli çiçek açıyordu, komşularım plastik çiçek sanmıştı :)


Nihayet aldığım kitaba başlayabildim ; bu aralar sıkça karşıma çıkan Kitap Hırsızı..

Soğuklara hiiç girmiyorum, görmezden geliyorum ki yüz bulamadan gitsin..
Sıcak bir hafta dileğiyle...