Sayfalar

4 Mayıs 2012 Cuma

Bir Sis Böler Geceyi

Bu hafta Ahmet Ümit'ten gidiyorum. Okumadığım 2-3 kitabı kalmıştı, elimdekilerle devam ediyorum. Aynı yazarın birkaç kitabını üst üste okumak rahat oluyor, kitabın diline aşina oluyorsun az çok, tanıdık birisiyle sohbet etmek gibi. Tabi sayıyı çok tutunca sıkıcı da olabiliyor. (Hatta Tess Gerritsen gibi yazarlar da insanı paranoyak yapabiliyor:))



Bir Sis Böler Gece'yi alışıldık A. Ümit kitaplarından biraz farklı; öncelikle kısa bir kitap, bir günde bitiyor. Tarzı da farklı biraz, beklenen cinayetler-soruşturmalar yerine daha gizemli...Alevilik ekseninde işlenmiş bir hikaye ve ona paralel olarak  (ya da teğet geçen mi demeliyim-ki bu terime gıcık oluyorum artık, matematikten- teğetten-çemberden soğuttular beni!!) sorgulanan bir geçmiş..
Kitabı okurken filminin de çekilmiş olduğunu öğrendim. 



Mart ayında vizyona girmiş, fragmanı çok cazip görünmedi ama geneli nasıldır bilemiyorum. Cem Davran varmış başrolde, çok başarılı bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum, Ali Sürmeli dışında da pek tanıdık isimler yok, o yüzden çok gündeme gelmemiş sanırım (ya da ben duymamışım)..

Kitabı ilgiyle okudum,  tasvirler oldukça etkileyiciydi olayların geçtiği köyü çok net canlandırabildim gözümde ama final çok tatmin edici gelmedi açıkçası, daha net bir yere bağlanmasını umuyordum..

Okumak isteyenlere farklı bir Ahmet Ümit kitabı olduğunu tekrar hatırlatmak isterim...
(Farklı deyince Ninatta'nın Bileziği de çok farklı bir kitaptı ve ben çok sevmiştim, okumayanlara onu da tavsiye ederim..)

Ahmet Ümit kürüne devam ediyorum, sırada Sis ve Gece var....

3 Mayıs 2012 Perşembe

Bahar geldi...(Gelecek:)

...Nihayet baharımız geldi, güneşi hissedebiliyoruz...Göl kenarında üşümeden oturabiliyor, çiçeklerimizi balkona çıkarabiliyoruz. Lülü durumdan son derece memnun :)...
Bunlar dün hazırladığım cümlelerdi, ben yazımı tamamlayıncaya kadar yağmur geldi kapıya dayandı..
Ben de 23 Nisan'dan kalma güneşli fotoğraflarla durumu dengelemeye karar verdim...


















2 Mayıs 2012 Çarşamba

Vanilya Club Mayıs Kutusu

Akşam eve dönüşte beni Vanilya Club kutusu bekliyordu. İzin dönüşü telaşeden unutmuşum, sürpriz oldu:)
Güzel kokulu bir kutu olmuş...


Yüz ve vücut için güneş kremi-Lancaster Sun Beauty
Dudak kalemi-Alessandro Lip Liner
Çok hoş bir oje-China Glaze
Boya korumalı şampuan/krem-Global Keratin
Vücut losyonu  (güzel  ve kalıcı bir kokusu var)-Bath&Body Works Collection
Parfüm testerları-Azzaro Pour Homme L'eau/Swarovski Aura (bunun kokusuna bayıldım)
Tırnak sitckerları (buna da Lülü bayıldı:)







Sultanı Öldürmek

Ahmet Ümit'in gündemdeki kitabı Sultanı Öldürmek.
Fetih ve Fatih'in ön plana çıktığı günümüzde, popüler olmaya aday bir kitap..
Aslında yeni çıkan kitaplarla arama hep mesafe koyarım ama bir kaç yazar söz konusu olduğunda bu geçerli olmuyor. Ahmet Ümit de bunlar arasında..



Kitaba  başlarken (belki pek çok insan gibi ) sadece Fatih döneminde geçen bir konusu olduğunu düşünmüştüm, işin içinde başka "Sultan"lar da varmış. Aslında konu birbirini güzel tamamlıyor ama Fatih'in hikayesinin finali biraz havada kalıyor.
Gerçi beklentiyi karşılamasa da ben Fatih ve Fetih'in gündemde kalmasını, daha iyi çalışmalar ortaya çıkabilmesi için yapılanlara (eksik de kalsa / yanlış olmadığı sürece) destek olunması taraftarıyım. Kıytırık Vietnam hikayeleri ile büyüyen bir nesil olarak, Fetih'in işlenmeye fazlasıyla müsait olduğunu düşünüyorum. (Haremli halvetli diziler bu kapsamda değil tabii:)

Kitaba dönersek, biraz daha derinlerden, psikolojik açıdan işlemiş konuyu A. Ümit. Tarzını biraz Masumiyet Müzesine (evlerden ırak) ve Orhan Pamuğa benzettim (gerçi artık kendisine sinir olmakla birlikte, Orhan Pamuğun tarzını daha doyurucu bulurum). Dönem itibariyle Benim Adım Kırmızı'ya da benzetilebilir ama Sultan'ı Öldürmek çok daha zayıf kalır yanında..
Neyse ne çok kıyaslama yaptım.
Kitap vesvesesi bol, finali şaşırtıcı, Fetih'in anlatıldığı kısımlar ise oldukça heyecanlı. Hemen alın okuyun diyemeyeceğim ama aklınızın bir köşesinde dursun, okunacaklar arasına ekleyin...
(Fetih'le ilgili Beyazıt Akman'ın kitabı Dünyanın İlk Günü'nü öneririm, okuyun ve de özellikle gençlere okutun)