Şimdiye kadar okuduğum en bol karakterli kitap...Ayfer Tunç'a okuduğum her kitabıyla daha çok bağlanıyor, beklediğim tadı alacağımı biliyorum.
(spoiler içerir)
Kitap bir nevi Kreps Çemberi. Dönüp dolaşıp başladığı yere dönüyor.
Karadenizde sırtındenize dönmüş bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden yola çıkıyoruz ve emin olun uğramadık yer bırakmıyoruz...
Aslında kitabın farklı tarzı ilk etapta kitabın akıcılığını engelliyor, bir an önde kaldığım yerden devam edeyim isteği duymuyorsunuz. Çünkü kaldığınız bir yer yok..
Lisede arkadaşımla "kim his susmadan en uzun süre saçmalayacak yarışması" yapardık, bir an onu hatırladım. Çünkü kitapta es yok, bir karakterden diğerine farkına varmadan geçiyorsunuz.
Kitabı okumayı barakacağım zaman genelde sayfa başında bir paragraf belirler orda bırakırım ama bu kitapta o da yoktu:)
Dediğim gibi yaklaşık ilk 100 sayfayı konunun dağınıklığı nedeniyle kitaba bağlanamadan okudum. Her anlatılan karakterde ister istemez buraya kimden yola çıkarak gelmiştik diye düşünüyordum bir yandan (Bu kitapta düşünülecek en yorucu şey de bu olur, beyin fırtınası yaptırıyor resmen:)..
Siyah harfle yazılan karakterlerin hikayesinin anlatıldığını da geç fark ettim:))
Ama bir anda kitabın tarzı çok zevkli gelmeye başladı, kişilere daha hakim olunca her anlatılan konuda bi süpriz bekler oldum.
Yanlız birşey dikkatimi çekti; bu kitapta herkes birbirini aldatıyor kardeşim! Karısını/kocasını aldatanlar, üvey oğluna kaçanlar, genç kızlar için evlerini dağıtan 50'lik adamlar....umarım toplumu yansıtmıyordur yoksa vay halimize!
Hastanedeki karakterler birbirinden renkli; sol elini karısı sananlar, oğlu öldüğü için gülme krizine girenler, madde bağımlıları (ki bir de 'ot'lu kek yapan doktorumuz var ki evlere şenlik).
Barış ve Gülnazmiye, Demir Demir, Tavşan Dudak Jinekolog ve kek dehası doktorumuz benim favorilerimdi....
Genelde kitabı detaylı anlatmayı sevmem ama nedense bu kitabı nerdeyse özetleyesim geldi (Ha ha bu kitabın hakkaten özeti çıkarmı ki?:))
spoiler bitti:)
Diyorum ki okuyun, okutun, anlatın, övün bu kitabı.Pişman olmazsınız valla:))
4 yorum:
Kitabı ilk çıktığında okumuştum. Galiba bir seneden fazla oldu. (Şimdi bloguma tanıtıp tanıtmadığıma baktım. olmadığına göre demekki 2009 Eylül'ünden önce okumuşum)
Evet kitap karmaşık başlıyor ama anltım zenginliği Ayfer Tunç'u bu kitabında kanımca zirveye taşıyor. Daha sonra yazdığı "Yeşil Peri Gecesi" aynı düzeyde değil. Bknz. 05.01.2011 tanıtımım.
Bu kitabı çok sevmiştim.
Mehmet Bilgehan Merki;evet çok zengin bir anlatım.. Yeşil Peri Gecesi'ni çok beğendiğimi hep dile getiriyordum ama konu Ayfer Tunç olunca artık favorim B.D.E.Y.Y.A.K.T. (Oh kısalttım kurtuldum:))
ben de dün okudum, şimdi bloga yazdım.
senin yazına da link verdim sakıncası yoksa..
arka kapak yazısında "yalan yanlış" diye kısaltmışlar. iyi fikir =)
bir de gülnazmiyenin barıştan daha çok tedaviye ihtiyacı var. dövesim geldi. zavallı başhekimcim :(
Garip bir sürükleyiciliği var kitabın di mi?
Gülnazmiye ayrı bir kitap konusu zaten :)
Link için teşekkürler ayrıca..:)
Yorum Gönder