2011'in öne çıkan kitaplarından birisi Sinek Isırıklarının Müellifi...Ve hacmi küçük ama kendisi dopdolu, övgüyü hak eden bir kitap...
Okuduğum ilk Barış Bıçakçı kitabı. Beğendiğim kitap genç bir yazara aitse ayrı bir gurur duyuyorum. Hani artık yaşlanmış olan sanatçının yerini alabileceğini düşündüğünüz birisini dinleyince hissedilen rahatlama gibi...
Sinek Isırıklarının Müellifi, Cemil'in kitabını yayımevine teslim etmesiyle başlıyor...Günler ilerlerken Cemil düşünüyor, editörle konuşuyor, çilek reçeli yapıyor, üst komşuya çıkıp banyonun aktığını söylüyor... Günlük yaşama dair tespitleri insanı hem hüzünlendirip hem de gülümsetiyor, okuyanda 'yan dairede oturan komşu' izlenimi uyandırıyor.
Ankara'da geçiyor öykü. Son dönemde kitaplarda İstanbul tekeli yavaş yavaş kalkıyor ve bence daha sıcak ve samimi bir Ankara anlatımı başlıyor. Ya da deniz olmayan bir ilde büyüyen insanlara sıcak ve tanıdık geliyor :)
Pek çok kitapta okuduklarımı not almam, dönüp bir kaç kez okumakla yetinirim ama Sinek Isırıklarının Müellifi alıntı yapmadan duramayacağım kitaplardan...
Nazlı, çocukken balık yedikten sonra ailecek ellerini mutfak lavabosunda Pril ile yıkadıklarını anlattığında Cemil derinden sarsıldı. Mutsuzluğun formülüyle bulaşık deterjanının formülünün aynı olduğunu ileri sürdü.
Zaten bu dünyada çoğunluğu, herkesin kendisine hayran olduğunu düşünenler ile kimsenin kendisini sevmediğini düşünenler oluşturur. Geri kalanlar ise Vüs'at O. Bener okurudur.
Yaz gelince sır diye bişey kalmıyor. Açık pencereler çarpmasın diye pervazlara konulan minderler dışarı sarkıyor, binalar insanlara dil çıkarıyor.
Herşey çok anlamsız! Hayat, kendi kendilerini kopyalayan dev moleküllerden başka birşey değil. Hayat dediğimiz sadece kimyadan ibaret. Periyodik tabloyu ezberlesek yeter. Evrendeki en bol iki elementin, hidrojen ile helyumun ,aynı zamanda en hafif iki element olması herşeyi açıklıyor zaten. Böyle hafif bir evrende anlam ne arasın? Anlam ağırdır. Dibe çöker. Falcılar bu nedenle kahvenin telvesine bakarlar..
Ben büyük bir zevkle okudum...Ve Barış Bıçakçı'nın diğer kitaplarını da okunacaklar listeme ekledim..
3 yorum:
sıcacık bir kitap gibi geldi... Yakın bi dost gibi ..
okumalı ..
Kesinlikle çok tanıdık ...
ben de çok severek okudum bu kitabı. ankara'da geçmesi öğrencilik günlerimi anımsattı bana. ama bizim büyük çaresizliğimiz beni daha derinden etkiledi.
biraz önce ayşen'in blogunda da yazmıştım. blogumda kitapla ilgili yazdıklarım:
http://flzpink.blogspot.com/2012/02/sinek-isrklarnn-muellifi.html
yazarın diğer kitaplarını merak ediyorum. okuyan olmuşsa paylaşır umarım.
sevgiler.
Yorum Gönder