Eylül'le tatil için gün saydık, bir hafta öncesinden liste yapıp başladım hazırlanmaya, malum iki bebeyle ilk (evdışı) tatilimizdi. Güle oynaya gittik, zaten dört aileydik curcunamız boldu.
Dopdolu bir haftanın ardından dönüş günü geldi çattı, havuzla vedalaşmak zordu, tesise arkamızı döndüğümüzde öksüz kalmış gibiydik, havuzsuz-kaplıcasız yaşayamayacaktık sanki. Hepi topu bir haftadır ayağımız suyun içindeydi ama mızmızlık diz boyuydu :)
Yolculuk gidişten daha rahattı, acelemiz de yoktu, bir an önce hedefe ulaşmak gibi bir kaygımız da... Eşim yol bitince bir araba dolusu eşyayı eve taşıyacağını, ben o hengameyi yıkayıp yerleştireceğimi, Eylül arkadaşsız kalacağını biliyordu.
Eve adım atınca havamız anında değişti, evimizi özlemişiz biiz :) Eylül odalalarla selamlaştı, oyuncaklarıyla hasret giderdi, ayısına sarıldı; ben büyüyen çiçeklerimi sevdim, evimi kokladım... Duru bile eve alıcı gözlerle baktı :)
Tatil güzel olsa da insanın evi gibisi yokmuş :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder