Ayşe Kulin'in yeni kitabı Handan'la ilgili pek bilgim yoktu, sadece göz aşinalığım vardı. Tatilde Migros'taki kitap indiriminde görünce düşünmeden attım sepete. Abim Deniz'i okurken araya başka kitap almakta sorun olmayacağını fark edince hevesle başladım Handan'a.
(Ağır spoiler içerir...)
Yine bir kadının hayatına mercek tutuyordu kitap, zaman zaman 'diğer' Handan'dan sıkılsam da merakımdan pek birşey kaybetmemiştim. Derken kitabın konusu tanıdık gelmeye başladı, İlhami Bey ortaya çıktığında 'acaba?' demiştim ama Bora da olaylara dahil olunca 'haydaaa!!!' dedim. Kulin'in birkaç sene önce yayımlanan kitapları Gizli Anların Yolcusu'nda 'sığ' bir hikayeyi okumuş, daha önceden almış bulunduğum Boranın Kitabı ile de bu lüzumsuz hikayeyi farklı bir ağızdan dinlemiştim. Kitaplar bitince takasla göndermiştim başka bir okura. Ama gelin görün ki araştırmadan aldığım 'yeni' kitabım sayesinde Bora'yla İlhami'yi yad ederken buldum kendimi. Üstüne bir de 'Gezi' olayları serpiştirilmişti ki anlatılanlar bana çok yüzeysel ve hızlandırılmış/sıkıştırılmış geldi. Hatta bir ara kırmızı elbisesiyle Derya Gezi'nin simgesi olacak diye çok korktum. Allah'tan herkes akıllandı, Ege Kasabası'na sığınıp şarap işine/klişesine girdi de büyük bir 'ohh' çektim!!!
Velhasıl ben Handan'ı sevmedim, zaman kaybıydı...
2 yorum:
Merhaba Filiz,
Ben de geçenlerde oğlumu uyutmaya uğraşırken karıştırdım biraz bir arkadaşın evinde. Sığ olduğu doğru. Bir de beni en çok ne sinir ediyor biliyor musun? Kız zengin kocadan boşanıyor, tazminatı bankaya yatırıp faiziyle geçiniyor! Oh, lüküs hayat. Aynı bizim ağalı, cipli, ne yemek yapsam tasası olmayan 3. sınıf diziler gibi:)
Merhaba Elif;
Kadınlar için hayatı 'başitleştiren' yazarın kadın olması da ayrı bir vahamet...
Yorum Gönder