Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen
insanoğluna bir baskı yöntemi uygulayarak onu otomatik işleyen bir
makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan
başka hiçbir şey yapamıyorum... Anthony Burgess
Portakalın da otomatiği manueli mi olurmuş ;)
Uzun zamandır kitaplığımda bekleyen bu kitap ilginç bir deneyim oldu benim için.
Alex'in hızlı yaşamı ve anlatım tarzı biraz Dövüş Kulübü'nü biraz da Kinyas ve Kayra'yı hatırlattı bana. Kitapta yer alan argo tabirler ve ilginç fiiller ilk etapta kulağa garip gelse de zamanla normalleşiyor.
Alex'in küçük yaşına rağmen liderlik ettiği çetesi ve yaşadıkları olaylarla başlıyor kitap, bir aşamadan sonra bu kısımlar sıkıcı gelebiliyor -kabul-. Kitabın ortalarına doğru başlayan rehabilitasyon senasları ile gidişat çok farklı bir hal alıyor.
Kitap Stanley Kubrick tarafından filmleştirilmiş, beğenilen kitap uyarlamaları içinde yerini almıştır. Bizim ailedeki -yazılı olmayan- işbirliği kuralları gereği filmi eşim izledi (izlemiş), ben de kitabını okudum. Karşılaştığım sahneler gereği filme biraz mesafeliyim şimdilerde, ilerleyen günlerde bakarız...
2 yorum:
'Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğlu...' alıntınızla ilgili Akif Pirinçci'nin Felidae romanını okumanızı öneririm. Tam da bugün o kitabı bitirdim ve özellikle son bölümünde insan- hayvan/ iyilik- kötülük kavramını müthiş irdelemiş. Belki de okumuşsunuzdur gerçi. :) Bu arada takipçi bölümünüz yok, takibe alamadım. Ya da ben mi göremiyorum?!
Bahsettiğiniz kitabı okumadım ama ilk fırsatta inceleyeceğim.
Takip için 'bloglovin' linkine tıklayabilirsiniz.
Hoşçakalın :)
Yorum Gönder