Ve Millennium serisi biter....
Ateşle Oynayan Kız'dan sonra uzun bir ara vermiştim seriye, süre uzadıkça hevesim de kaçmıştı açıkçası.
Yaklaşık bir ay kütüphanemde bekledikten sonra okuyabildim nihayet.
Her ne kadar geciktirsem de okumayı, başlayınca elimden bırakamadım her zamanki gibi. Serinin üçüncü kitabı daha bir heyecanlı geldi bana. Belki de Lisbeth kapalı kaldığı için takip etmem kolay oldu:))
Yine konuya girmeden oldukça sürükleyici olduğunun altını çiziyorum ve "Açlık Oyunları"ndaki kadar domestic bir sonu olmadığını temin ediyorum:)
Bol isimli (ve harflerin acayip yerlerinde acayip işaretler olduğu için nasıl telaffuz edeceğimi bilemediğim !!) bir aksiyon saklı kitapta.
Bu arada kitaba başlamadan bir gün önce Ejderha Dövmeli Kız'ın filmine ucundan kıyısından baktım. Ne garip oyuncular bulmuşlar dedim. Tamam Lisbeth'i çıtı pıtı bir kız olarak hayal etmedim de(malum kitap kapağındaki profille anlatılan Lisbeth arasında dağlar kadar fark var!) en azından Blomkvist o kadar tipsiz bir adam olmasaydı. Üstelik son kitapta üstüne basa basa yakışıklı vurgusu yapılıyor cengaver gazetecimiz için. Neyse zaten kitabını okuduysan filmini izlemeyeceksin, bunu bilir bunu söylerim. İnsanın hayalleri yıkılıyor yahu!!(Tamam itiraf ediyorum Edward Cullen hariç)
Yazar hakkında da gizemli bilgiler olunca, gizli olan dördüncü kitabı bulurlar(!) ve bir iki aya kalmaz "Eşeğin Aklına Karpuz Kabuğu Getiren Kız" çıkar bence:))
(Bir öneri; bir günde 400 sayfadan fazla okumayın gözleriniz şişiyor...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder