Hakan Gündayla tanışmam Az'la oldu. İlgiyle okumuştum. Beğendiğim bir tarzdı ve bende Orhan Pamuğun Kara Kitabı ve Yeni Hayatından sonra oluşan boşluğu dolduracağına inanmıştım. (Orhan Pamuk öğrencilik yıllarımın favori yazarı olmakla birlikte, Nobel sürecinde gözümden düşmüş, Masumiyet Müzesi ile de kendisinden tiksindirmiştir.)Kinyas ve Kayra ile düşüncemin boşa çıkmadığını anladım...
Tarzı "Yeraltı Edebiyatı" olarak geçen, hayata gelmelerinin bir hata olduğunu düşünen iki arkadaşın (ya da yol arkadaşının) hikayesi...(Konuyu detaylı anlatmayı sevmiyorum, zira araştırdığım kitabın özetiyle karşılaşmak hoş bir etki yaratmamakta bende:))
Kitaplardan alıntı yapmak, ya da altını çizmek pek huyum değildir.Beğendiğim yeri tekrar tekrar okuyarak aklımda yer etmesini sağlarım. Ama bu kitapta o kadar çok beğendiğim söylemler oldu ki, not almaktan geri duramadım.(Tabi kitaptan altını çizmedim yine, nedense kıyamam kitaba kalem dokundurmaya, benden kitap alıp çizenlere de çok kötü fena kıl olurum!)
Bir iki alıntı;
Dünya boşuna dönüyordu. Kaza yapıp ters dönmüş bir arabanın boşa dönen arka lastiği gibi! Hiçbir işe yaramıyordu. Belki bir palmiye yaprağı bağlansa ilkel bir vantilatör yapılırdı. Ama dünyaya ne bağlanırsa bağlansın, durmadan dönmesi yararlı bir hale getirilemezdi ki…
Kafam bir politikacıdan il olma sözü alacak kadar kalabalıktı...
Sıradanlıktan geçiyordu kurtuluşumuz. İlk seçimde iktidardaki partiye oy vermeye yemin ettim o an. Yığının içinde olmalıydım.Sıcak tutardı!!...
Herkese alın okuyun diyemem tabii, dediğim gibi biraz karamsar bir tarzı var. Ama inceleyin mutlaka benim gibi çok sevenleriniz çıkacaktır...
(Okuduğum bazı kitaplarda kafamda çizdiğim portreyi bi yerlerden teyit etmek isterim.Mesela kitaptan uyarlama filmlerde hemen kafamdaki esas adamla oyuncuyu kıyaslarım, benzemiyorsa izleyemem filmi. Kinyas ve Kayra'da da nedense somut bir görsel arıyorum, hani birisi okuduğundan yola çıkarak "bakın Kinyasla Kayranın kara kalem resmini çizdim" dese mutlu olacağım:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder