Distopik kitaplara devam..
İsmini aşina olduğum ancak 1-2 ay öncesine kadar konusu hakkında detaylı bilgiye sahip olmadığım ve aslında okumak için geç kaldığım kitap; 1984..
Kitap, 1947-48 yıllarında Avrupa'daki Son Adam adıyla yazılmış, sonradan 1984 ismini almış.
Konusundan bahsetmek istiyorum. Okumayanlar için, bu kitapta konuyu bilmenin kitabın etkileyiciliğini azaltacağını düşünmüyorum, genel konulardan bahsedip kitabın kahramanları ve sonuna değinmeyeceğim. Devamını okuyup okumamak size kalmış...
Dünya üzerinde egemen üç ülke kalmıştır, sınır bölgelerinde devam eden (göstermelik) savaşlarla, sürekli değişen müttefik/düşman ülkelerle, tele ekranlardan yayınlanan görüntülerle topluma sürekli aynı düşünce ve görevler empoze edilir..Üretimde öncelik savaş endüstrisine yöneliktir..İşçi kesim belirli bir düzende, müttefiğin sürekli değiştiğini bile anlamadan ve açlık/sefaletle boğuşarak üretim yapmaktadır. Arada sırada mahallelerine düşen bombalar savaşın varlığının unutulmasını engellemek içindir..
Büyük Birader'in yönetiminde Parti ve Bakanlıklar bütün düzeni sağlamaktadır. Doğruluk bakanlığı, Barış bakanlığı, Sevgi bakanlığı ve Bolluk bakanlığı...İsimleri ile görevleri manidardır..Savaştan sorumlu Barış bakanlığı, düşünce suçlularını sorgulayıp cezalandıran Sevgi bakanlığı gibi...
Geçmiş de gelecek de Parti'nin kontrolündedir. Güncel duruma göre tüm eski yazılı basın toplanıp değiştirilmektedir. Tüm teknolojik gelişmelerin Devrim sonrasında ve Büyük Birader sayesinde icat edildiği ifade edilir ve aksini ispat edebilecek hiç bir somut delil yoktur. Parti politikasının aksini düşünenler tespit edilip geçmişleriyle birlikte buharlaştırılır, yani "suç" oluşmadan engellenir..
Parti'de hakim bir düşünce şekli de 'çiftdüşün'dür. Ortada iki karşıt kavram varken, kişinin bariz gerçeğe aykırı olanı kabullenmesi...
Düzenli olarak nefret etkinlikleri düzenlenmekte, savaş ve ölümlere dair görüntülerle insanlar bir bakıma deşarj edilmekte, Büyük Birader'e olan sevgi ve minnet ise tazelenmektedir..
Spoiler bitti:)
Kitaptan..
"Çocuklar için yazılmış tarih kitabını aldı. Büyük Biraderin kapaktaki resmine baktı. İnsanı donduran o gözlere baktı. Büyük bir kuvvet üzerinize basınç uyguluyordu sanki; kafatasınızı delip beyninize balyozla vuruyor, inançlarınızı söküp alıyordu. Sonunda, Parti iki kere ikinin beş ettiğini duyuracak ve insan da buna inanmak zorunda kalacaktı.Bu sav eninde sonunda öne sürülecekti, durumların mantığı bunu gerektiriyordu."
"Özgürlük, iki kere ikinin dört ettiğini söyleyebilmektir. Eğer buna izin verilirse, gerisi kendiliğinden gelir."
"Savaşın işlevi yok etmektir: Yalnız insanları değil, insan emeğinin ürünlerini yok etmektir. Savaş, kitlelerin rahatını ve sonuçta zekasının artmasını sağlamak için kullanılabilecek malzemenin havaya uçurulması ya da denizlerin dibine yollanmasıdır. Savaş endüstrisi, tüketim maddeleri üretmeksizin işgücünü kullanmanın akıllıca bir yoludur."
"Nasıl bir dünya yaratmaya çalıştığımızı anlamaya başlıyor musun? Yaşamanın amacını zevk kabul eden aptal ütopyacıların tam tersi bir yer..Korkunun, acının, işkencenin dünyası...Kendini geliştirdikçe daha da acımasızlaşan bir yer...Dünyamızdaki gelişme, acıya doğru ilerleyen bir gelişme olacaktır. Eski uygarlıklar, sevgi ve adalet üzerine kurulduklarını ileri sürerlerdi. Bizimki nefret üzerine kurulu. Bizim dünyamızda korku, kin ve övünmeden başka duygulara yer yok..."
"Bilinçleninceye dek başkaldırmayacaklar, başkaldırmazlarsa da hiç bir zaman bilinçlenemeyecekler."
"Proleterler ve hayvanlar özgürdür."
Günümüzde dünya genelinde yaşanan politik süreç ve ülkemizde gelinen noktaya baktığımda, konunun çok da ütopik olmadığını düşünüyorum. Adı Sevgi bakanlığı olmasa da ülkemizde hüküm süren düşüncenin aksini savunanlar da bir şekilde buharlaşıyor. Evimizde bize emir veren bir tele ekran olmasa da detaylı düşünüp, kıyaslama yapamamamız, farkındalık kazanamamamız için morfin etkili programlarımız, naylon gündemlerimiz var. Tepkisizlik konusunda her gün kendimizi aşıyoruz, arada sırada farkına varıp yollara dökülsek de iki gün sonra her şeyi unutmuş oluyoruz..
Kitapta mevcut düzen sosyalizmi gösteriyor ama amaç yoksulluk ve açlıkla toplumu terbiye edip, sınırsız bir üretime sevk etmekse bu pek tabi kapitalist düzenle de sağlanabiliyor..
Günümüzde kendisine bolca yer bulan 'Büyük Birader' kavramının da çıkış noktasıdır kitap..
Yine filmi olan kitaplardan, ilk fırsatta izlenecekler arasında..
Geç keşfettiğim kitaplar arasında 1984. Büyük bir ilgiyle okudum, oldukça etkileyici buldum. Okumayanlara kesinlikle tavsiye ediyorum...
(Eşim gibi üşenenler de filmini izlesin artık:)
4 yorum:
Konusu güzelmiş,denemek lazım.Teşekkürler paylaşım için.
Rica ederim :) Cumhuriyetinize 1984'ü de ekleyin bence...
Israrla sahaflara sorduk ama bir türlü ikinci elini bulamadık :(
Bir dahaki kitap alışverişine artık.
BeyazKitaplık; bir dahakine beni de götürsenize..Söz her gördüğümü istemiyecem ;)
Yorum Gönder