Sayfalar

31 Mayıs 2012 Perşembe

Mükellef Bir Öğle Yemeği

Sabah bir gözüm açık diğeri kapalı, bir şeyler atıştırıyorum adı kahvaltı oluyor. Sonra diğer gözümü de uyandırıyorum ki ikisi bir olsunlar öğle yemeği için bir şeyler bulsunlar buzdolabından..Ertesi gün ne pişireceğimi geçtim bakıcı teyzemize "şunu pişirirsin" diyebilecek kadar bile fikrim yokken, beş dakika içinde bir de öğle yemeği bulacağım kendime..
Baktım tezgahın üstünde Eylül'ün bir hevesle aldırdığı ama pek yüz vermediği cocopops kutusu var. Buzdolabı poşetine aktarılıp bir kısmı yanında da sütle oldu bana öğle yemeği..
Kase taşımaya üşenip az biraz çukur bir plastik kapla leylek misali yedim yemeğimi(!)..

Bu benim tabağım değil tabii, internetten özenle kopyalandı..

Netice?
Karnımda hissettiğim şişkinliğin adı tokluksa işlem tamam. Ama yirmi dakika geçmiş olsa da henüz beynim bu tokluktan haberdar değil...
Şu Jetgillerin yemek kapsüllerinden hala yapamadınız ya, ey bilim insanları...Zam pazarlığında 3,5'tan 4 alasınız inşallah!!

Karanlıktaki Adam

Paul Auster ile  tanışmam...




Kitaplığımda okunmayı bekleyenler arasındaydı Karanlıktaki Adam. Baktım Auster medyada da güncellik kazandı,  büyük(!)lerimizce kabul görmeyen yazarlar arasına girdi, cahil ilan edildi; 70'lerden kalma kocaman gözlü fotoğrafıyla itici görünen adam bir anda şirinleşiverdi gözümde, kendisini okunacaklar listesinin başına çektim. Gerçi orada da beklettim biraz ama neticede tanıştım kendisiyle, memnun da oldum:)



Karanlıktaki Adam, 72 yaşında eski bir kitap eleştirmeninin hayatla hesaplaşması ve de bazı gerçeklerle yüzleşmemek için kendince hikayeler yazması üzerine kurulu..
İç içe geçmiş hayatlar, hikayeler anlatılıyor. Açıkçası ben en çok ilk kısımda anlatılan hikayeyi sevdim. Kurgusu ilgi çekiciydi, belki daha uzun tutulabilirdi..
Okuduğum kitabı bir başkasına benzetme huyun burada da nüksetti tabii :) Bahsettiğim hikayeyi de Çember Serisi'ne çok benzettim. Yani Auster'in kitabında kısaca değindiği bu konuya benzer bir kurguyu, Ted Dekker bol keseden harcamayıp dört kitaplık bir seri yazmış ;)
Amerikan politikasına yaptığı göndermelerle Karanlıktaki Adam; çabucak biten, Paul Auster ile tanışmak için de ideal bir kitap.. Okunacak epeyce kitabı var Auster'in. New York Üçlemesi, kitap gurubunun gündemine gelmişti o yüzden aklımda, diğer kitaplar konusunda önerileri bekliyorum..

Bu arada ikidir okuduğum e-kitaplar sekteye uğruyor. Birisi meğer indirdiğimizde eksikmiş yarısını okuyabildim, diğeri de Android güncellemesinin gazabına uğradı (birini eşek tepti, biri su çiçeğinden getti.. gibi oldu:)). Ben de yeminimi bozdum kitap siparişi verdim. Zaten dikiş makinem bozuldu canım sıkkındı, iyi geldi valla kitap işi:) Bekliyorum dört gözle gelişini...

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Bahar..

Nihayet bahar geldi diyeceğim ama ne fayda, 3 gün sonra bahar bitiyor yahu!! Havalar bu tempoyla giderse bu sene tatile falan da gidilmez galiba...Her sene kendimizi avuturduk tatil zamanı gelinceye kadar, bu sene Eylül de dahil oldu tatil yolu gözleyenlere. Çocuğum nerede su görse paçaları kıvırmaya başlıyor. Deniz yerine göle girmeye de razı...



Hafta sonuna, hava iyi olursa araya bir piknik sıkıştırırız umuduyla girdik. Cumartesi yağış görünmüyordu ama hava serindi, piknik de balkonda kahvaltı da yattı. Pazar yağmur ha yağdı ha yağacak diye beklerken heba ettik koca günü. Halbuki yağmur yağmadığı gibi hava da oldukça sıcaktı. Tedbirli olmanın suyunu çıkarıp balkona çamaşır bile asmadım. 
Bir iki saatliğine Eylül'ü dolaştırıp, göl kenarında yayılan insanları görüp, gitmediğimiz piknik için hayıflanarak döndük eve..







Bahçemiz henüz canlanamadı. Ama dengesiz hava şartlarına rağmen fasülyelerim çıkabildi :) Bu arada hafta sonu patates ektik. Hem yerden tasarruf, hem de yumruları aramak zorunda kalmayalım diye torbalara ektik. Annem bu yöntemi dener arada sırada ve sonuçtan memnun, buradaki komşular ise deneyip hiç patates alamadıklarını söylüyor, bakalım bizimkilerin akıbeti nolacak..


27 Mayıs 2012 Pazar

Dikiş

Son derece acemice bir dikiş..Öncelikle onu belirteyim ki beklentiniz yüksek olmasın :)

Daha önce hiç dikiş makinesi deneyimim olmadı. Yavaş yavaş bir şeyler yapabilmeyi ve öğrenmeyi umuyorum. Bu arada dikiş bilenlerden de (annem, komşum..) yardım alacağım tabii..
Severek kullandığım bir peçeteliğim var..Önlük, tutacak ile takım, Koçtaştan almıştım yanılmıyorsam. Bu evin mutfağına pek uymasa da masanın üzerini toparladığı için çok işime yarıyordu. Tek sıkıntı kirlendiği zaman yıkayamamam. Çünkü içinde karton var.
Ben de ilk deneyim olarak diktiğim masa örtümle takım bir peçetelik dikmeye karar verdim. Açıkçası hem model hemde kullandığım kumaş beni zorladı. Kumaşın kenarından sürekli ipler çıktı, peçeteliğin içine koyduğum kartonları tam olarak sıkıştırmadım dikerken..
Ama kel kör de olsa bir şeyler ortaya çıkardım :)
En azından deneyim oldu, rengi uygun farklı bir kumaşla tekrarlayacağım en kısa zamanda..

Bu kirli peçeteliğim :)

Açılmış hali..

 Bu da benim diktiğim..

Masada yerini almış hali :) Bir sonraki dememde karton yarine plastik kullanacağım içinde..

Bu da Eylül'ün eteği..Beline ince lastik geçtim önce ama sıkılığını ayarlayamadım. Onu da sormalı, tecrübe etmeli..Ben de bebe lastiği kullandım belinde..

Acemi flz yeni denemelerle gelecek:)