Şaka maka tam on beş aydır evdeydim. İzne ayrılırken sürekli annesini tekmeleyen bir bebem vardı, işe dönüş zamanı geldi ve 'anne mama' diyen bir tombalağım var.
Çocuğunu/çocuklarını bırakıp işe dönmek garip bir ikilem; bir yandan çocuğunla kurduğun sarmalın dışına çıkmak istemiyor, vicdan azabı duyuyor, çocuğunu kime/nereye bırakmış olursan ol endişe ediyor, seni bekleyen yeni koşturmaca ve düzensizlikten korkuyorsun, bir yandan da dışarıda akan hayata ucundan kıyısından tutunup daha dik yürüyorsun.
Evde kendine zaman ayıramayan annenin işe başlayınca kendine ait zamanının olması (en azından benim için) kulağa garip gelse de; düzenli saç taramak, kıyafetine çeki düzen vermek, topuklu ayakkabıları dolabın derinlerinden gün yüzüne çıkarmak anneye bir nebze de olsa iyi geliyor.
Mesela ilk günler misafir sayılırım, zaten henüz bilgisayarım da yok diyerek biraz kitap terapisi yaptım. Bir iki günde kitap bitirebilmenin tadını hatırladım :)
Peki ben işe başlarken kader boş mu durdu, hayır bol bol ağ ördü ;)
Pazartesi öğle arasının sürprizi (evet bizim öğle arasında evde olabilme lüksümüz var, ilçe nimeti diyelim) Eylül'ün ateşlenmiş olmasıydı. Zaten hasta olan kuzeniyle vakit geçirmiş olduğundan kulağımız sesteydi ama işe başlamamla bu kadar senkronize olabileceğini düşünmemiştim!!!
İlk günü minimum izinle geçirebilmek için aile hekimini tercih ettik. İki gün kullandığımız ilaçlara rağmen özellikle ateşle baş edemeyince çarşamba günü günübirlik hastaneye yatış göründü...
Eylül'ü nispeten stabil hale getirip eve döndüğümüzde Duru uyumuştu. Tüm gün neşeli görünmüş ama uykusunda her sağa-sola dönüşünde 'anne?' diyerek varlığımdan emin olmak istedi, sabah beni gördüğünde çok mutluydu :)
İşyerinde çekmecemi her açışımda 'şunu da getirmeliyim' diyor, bir kısmını liste yapıyorum ama listeyi eve götürmeyi unuttuğum gibi evde de hiiç birşey hatırlamıyorum. Allahtan 'bebesi hasta anne' psikolojisiyle kendimi enerjik hissediyorum da ev az biraz eski düzenine yakın seyrediyor.
İşyerinde eksiklerimi tamamlamam, mevzuat incelemem, bakıcı teyzemiz için bir beslenme çizelgesi hazırlamam, Eylül'ün yeme problemini çözmem, Duru'yu çokça öpmem ve hastalığın ona da geçmemesi için dua etmem lazım....
Bizde bu küçük ve önemsiz gündem varken memleket yangın yerine döndü, ben çocuğumun sadece 1 hafta on gün sürecek hastalığından yakınırken anneler çocuklarını toprağa teslim ediyor... Kolumuzu kanadımızı kıran bu saçma gösterinin son bulması, insanların anlık galeyanla değil sağduyu ile karar vermesi, gençlerin ölmemesi dileğim...