Sayfalar

15 Haziran 2017 Perşembe

Zemberekkuşu'nun Güncesi

"Kader, insanın dönüp bakması gereken bir şeydir, önceden bilmesi gereken değil."

Murakami kitaplarını kütüphanede denk getirmek oldukça zor. Sınav haftasının girmesiyle raflar epeyce dolmuş, şansıma hem Murakami'nin hem de Saramago'nun okumadığım birer kitapları denk geldi :)
Zemberekkuşu'nun Güncesi Murakami tarzı bol girdaplı bir kitap. 
Bir hukuk bürosunda çalışan Toru Okada'nın işten ayrılması, ilerleyen günlerde kaybolan (kayınbiraderi Noboru Vataya'nın adaşı) kedilerini aramaya girişimi ve değişen hayatıyla başlıyor kitap. Devamında değişik yeteneklere sahip Kano kardeşler, gizemli mektuplar, harika el yazısına sahip teğmenler, garip çıkarımlar yapan perukçu komşu kızlar, kötü siyasetçi kayınbiraderler, altın çakmaklı zengin kadınlar, deri yüzen kgb ajanlarına uzanan hikayeler bütünü geliyor.

Kitapta yer alan Japonya/Çin/Rusya savaşına dair anlatılanlar ve derin siyasi analizlerden pek hazzetmesem de Teğmen Mamiya'nın anılarını dinlemek oldukça ilginçti.

Ve kitabın esas mekanı kuyu...
İnzivaya çekilmek, düşünmek ve harekete geçebilmek için Okada'nın ihtiyaç duyduğu kuyu bende daha çok klostrofobik etki yarattı. Kitabın sonlarına doğru ise hikaye farklı bir boyut kazanarak tam bir gerilim kitabına dönüştü.
Bazı konuların üzerindeki gizem devam ederken kitap Murakami tarzı bir finalle son buldu.


Murakami kitapları bende farklı bir izlenim bırakıyor; hem merak ediyorum hem zorlanıyorum, hem ne kadar alakasız karakter var diyor hem bu zenginliği kurgulayan zekaya hayran oluyorum. Pek çok kitaptaki gibi tüm ipler birbirine bağlanmasa da, rüyalarımın bile seyri değişse de Murakami kitaplarını seviyorum.

Tavsiye noktasına gelirsek yazarın farklı kitaplarını okumuş olanlar er ya da geç bu kitabını da okuyacaktır, kaçınılmaz :)
İlk kez Murakami okuyacaklara ise şimdilik tavsiyem hala Sahilde Kafka ile başlamaları...

"Eski Rus romanlarında mektuplar genellikle bir kış akşamında, ocakta yakılır. Bir yaz sabahı, salata yağıyla, bahçede değil. Ama, bizim şu an gerçekçi dünyamızda bir yaz sabahı, kan ter içinde mektup yakıldığı da olur. Yeryüzünde, mevsim falan seçiminde beğenmemezlik olmaz. Bakarsın kışa kadar beklemek olanaksızdır."

"İyi haberler, çoğu zaman alçak sesle verilir."


Öksüzler Treni


1800'lü yılların sonlarından 1900'lü yıların başına kadar Amerika'da devam eden bir uygulama Öksüzler Treni. Yetiştirme yurdundaki çocuklar trene yerleştirilerek kasaba kasaba dolaştırılıyor, her durakta çocukları evlat edinmek isteyen aileler tarafından inceleniyorlar, kabul görenler orada bırakılırken diğerler yolculuğa devam ediyor. Tabi genelde zor koşullarda yaşamını devam ettiren aileler için yeni çocuk demek boğaz tokluğuna çalışan işçi demek, çocuklar için de zor koşullar demek.

Olaylar iki farklı zamanda ilerliyor. Koruyucu ailesi ile problemler yaşayan Molly kamu hizmeti için gittiği evde Vivian'ın hikayesini dinliyor ve ortak noktalarını keşfediyor. Öksüzler Treni ile yeni ailesine teslim edilmiş olan Vivian'ın öyküsü oldukça yürek burkucu...

Kitabın kapağı çok etkileyici ve akılda kalıcı.
Bir yerlerde dikkatinizi çekeceğine eminim.


14 Haziran 2017 Çarşamba

Güle Güle Dünya Ben Burda Kalıyorum, Bunaltı


Müjdat Gezen'in hatıralarını topladığı kitap Güle Güle Dünya Ben Burda Kalıyorum. Belirli bir sıralama gözetmeksizin aklına düşeni yazmış, bir çırpıda okuyabilirsiniz. Duruşunu sevdiğim oyuncunun yaşantısına tanıklık etmek de güzeldi. Maruz kaldığı onca engellemeye rağmen varlık sürdürebilmesi, sanat merkezini ayakta tutabilmesi alkışlanmalı...


"Gözlerinin baktığı yerde görmek istediği son kişi vardı. bildiği bütün duaları etti. Arapça dualar bitince Türkçe yalvardı. Kime yalvardığını bilmiyordu. Önemi yoktu. Asya o an bir karıncadan bile yardım isteyebilirdi. İnsan olmayan herkesten her şeyden. Önce ayak parmakları, sonra da bütün vücudu buz kesti. Kalbinin atış hızını ölçebilecek bir teknoloji yoktu henüz. Şanssızdı Asya. Bunu biliyordu. Korktuğunda yardım isteyebileceği bir annesi veya babası yoktu. Dudakları mühürlendi; hiç ses çıkaramadı. Hayat durdur. İnsanlık durdu ve dokuz yaşına yeni basmış küçük bir kıza korkmayı öğretti."

Yeraltı edebiyatı severler için önerebileceğim bir kitap Bunaltı. Ramazan Ramazan pek hevesle okuyamadığımı, yetiştirme yurdu kısmında yüreğimin sıkıştığını belirtmeliyim. Bu tarz kitapları zaman zaman severek okuyorum ama kahramanları  yetişkin olmalı...