Sayfalar

10 Eylül 2012 Pazartesi

Hafta Sonu / Sille

Hafta sonu küçük bir Sille gezisi yaptık. Uzun zamandır aklımdaydı bu gezi, en son öğrencilik dönemlerimde piknik için gitmiştim Sille Barajı'na ve köyün (mahallenin) bu kadar değiştiğinden habersizdim..
Kipa'dan çıkıp da eve dönüş için Sille Yolu'na çıkınca aklımıza geldi ve kabına sığmayan üç çocukla direksiyonu Sille'ye çevirdik...
İyi de etmişiz :) Resmen yenilenmiş köy, eski evler restore edilmiş, küçüklü büyüklü kafeler açılmış, el sanatlarına sahip çıkılmış ve küçük küçük sanat evleri açılmış.
Toprak yapısı, çanak-çömlek sergileri, yukarılarda görünen mağaraları, kiliseleri ve üzüm bağları ile Kapadokya'ya çok benzemiş Sille.


 
Şimdi internetten de biraz araştırınca aslında görülecek çok yeri olduğunu fark ettim Sille'nin. "Mum dibine kör yanar" hesabı, dibimizdeki yerlerden habersisiz. Yıllarca biliğim yerler Sille Barajı, sıkça kullandığımız Sille Yolu ve meşhur Sille Alt Geçidiydi (Konyalıların tabiriyle Sille battı-çıktısı :))
Üniversite için Konya'ya gelenlerin en çok takıldığı mevzulardan birisidir "Alt geçit demiyor battı- çıktı diyorlar burada" :)) Evet eskilerine battı-çıktı denirdi, yağmurla dolardı bunlar ve resmen 'batardın' ama artık sayısı artıp derinliği azalınca alt geçitlerin, yazılı isimleri kullanılır oldu..

Sille Rumlardan kalma bir yerleşim yeri, kuruluşu 6000 yıl öncesine dayanıyor. Roma, Bizans, Kudüs yolu üzerinde yer aldığından önemli bir dini merkeziymiş ve dünyanın en büyük ve en eski manastırlarından birisi (Ak Manastır) burada bulunuyormuş. Ancak günümüzde askeri alan içerisinde kaldığından ziyarete kapalı.

Evlerin orjinal hali..

Bu da restore edilen evlerden, restorasyon öncesi durumu ve diğer Sille fotoğraflarını burada bulabilirsiniz.
Köyün içinden geçen dere de ıslah ediliyor.



 Bizim yavrulardan ikisi...

Tepeler irili ufaklı mağaralarla dolu, kolay işlenebilen bir toprağı var Sille'nin.
 
Tam bu binanın önünden geçerken tandır yapan amca bağırmaya başladı "sıcak tandır ekmeği çıktı!" diye. Anında yön değiştirdik :) Çocukken kaldığımız kasabada da pişirirlerdi bu ekmeği. Sıcak sıcak çok lezzetliydi, fotoğrafını da göstermek isterdim ama anında talan ettik :)
 
Yavrular içeriyi inceliyor..


Amca hem ekmeğini hem de tandırın kendisini yapıp satıyor. Bu tandırın etrafı (sanırım) tuğla vs ile örülüp genişletiliyor. Havlandırma deliği falan da var, usulüne uygun yapılıyor yani. İçinde ateş yakılıp, duvarlarına hamur yapıştırılarak pişiriliyor. Sıcakken çok güzel olan ekmek kuruyunca çok sert oluyor. Nasıl yumuşattıklarını ise bilmiyorum :(
 
Alıntıdır.Kaynak
 
 


 Yol kenarında toprak testi, küp vs yapılıyor, fırınlanmış olanlar da içeride oluşturulan müzede sergileniyor ve satılıyor.



 İnce ince işlenmiş, çok zarif eşyalar vardı. Benim beğendiğim mumluk ise henüz fırınlanmamıştı :(  Siz verin ben evde mikrodalga fırında pişiririm dedim ama :)




 Sille'nin halıları da meşhur, kök boyaları kullanılarak dokunuyor. Bu düzenek de çocukluğumdan hayal meyal hatırladığım dokuma tezgahı.

Müzeye dönüştürülen bu hamamda, yöreye ait eşyalar sergileniyor.

Ve çaylarımızı da içip yola koyulduk. En uygun zamanda Sille'yi detaylı bir şekilde gezmeye karar vererek...



 



4 yorum:

Mehmet Bilgehan Merki dedi ki...

Bizi de gezdirdiniz doğrusu, teşekkürler

flzpink dedi ki...

Rica ederim Mehmet Bey..

sevda s. dedi ki...

Ne güzel bir yermiş :)

flzpink dedi ki...

Sevda, evet bizim için hoş bir alternatif :)